Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3714 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 35641 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 23. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/10/2013NUMARASI : 2013/366-2013/788 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Çeke dayalı kambiyo takibinde borçlu, takip dosyasında 6 ayı aşkın süre ile işlem yapılmadığı gerekçesiyle takibin zamanaşımına uğradığını belirterek, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/630 Esas ve 20/04/2011 karar tarihli kararıyla iflas erteleme kararı verildiği, söz konusu kararın 23. Hukuk Dairesi'nin 2011/845 Esas ve 13/09/2011 tarihli kararıyla bozulduğu, karar düzeltme aşamasında karar düzeltme isteminin reddedilerek, kararın 30/04/2012 tarihinde kesinleştiği ve bu tarih itibariyle 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, bu sürenin de dolmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. İİK.nun 71/2. maddesinde; borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmünün kıyasen uygulanacağı, İİK.nun 33/a-1 maddesinde de zamanaşımı gerçekleşmişse icranın geri bırakılacağı hususu düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu'nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve Türk Ticaret Kanununun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662.maddesi zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de, dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı ve davanın türü hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. İİK'nun 179/b maddesi uyarınca; iflasın ertelenmesine karar verilmesi üzerine, borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Somut olayda, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20.04.2011 tarih ve 2010/630 Esas, 2011/175 Karar sayılı ilamı ile borçlu şirketin iflasının 20.04.2011 tarihinden itibaren bir yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2011/845 Esas ve 13/09/2011 tarihli ilamıyla bozulduğu karar düzeltme isteminin 30.4.2012 tarihli ilam ile reddedildiği anlaşılmıştır. İİK 179/b maddesi uyarınca, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20.04.2011 tarih ve 2010/630 Esas, 2011/175 Karar sayılı kararı ile iflasın ertelenmesine dair verilen karar nedeniyle karar tarihi itibariyle hiçbir takip yapılamayacağından önceki başlamış takipler durur. Bu tarihten itibaren zamanaşımı süreleri işlemez. Ancak iflasın ertelenmesine dair verilen karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2011/845 Esas ve 13/09/2011 tarihli ilamıyla bozulmasına karar verildiği ve karar düzeltme isteminin 30.4.2012 tarihli ilam ile reddedilmekle 30.04.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Borçlu şirketin iflasın ertelenmesi kararı ile başlayan zamanaşımı süresinin durması bu kararın kesinleşme tarihi olan 30.04.2012 günü sona ermiştir. 6762 Sayılı TTK.'nun 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken, 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK.nun 6273 Sayılı Kanunun 8.maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.6763 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2.maddesinde; Türk Ticaret Kanunu'nun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde; “Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir”düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu'nda zamanaşımı sürelerinin, başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 Sayılı TTK.'nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır. Somut olayda takibe konu 10.08.2010 keşide tarihli çekte keşide yeri Ankara, muhatap banka ise Ankara-Aydınlıkevler şubesidir. Bu durumda çek 10 günlük ibraz süresine tabi olup ibraz süresinin bitim tarihi 6273 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce dolduğundan, 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. Bozma kararının kesinleştiği tarihten itibaren alacaklı tarafından takibin devamına ilişkin süresinde zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığından altı aylık zamanaşımı dolması nedeniyle borçlunun isteminin kabulü ile İİK'nun 71/2. ve 33/a maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.