Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3707 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 28000 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: Muğla İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/07/2012NUMARASI: 2011/380-2012/183Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.Somut olayda, mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 01.06.2012 tarihli bilirkişi raporunda, Muğla, Merkez, Muslihittin mahallesi Aydın caddesinde bulunan Muğla Belediyesinin tüm alt yapı hizmetlerinden faydalanmakta ve konum itibari ile orta revaçta olan taşınmazın değerinin 85.000,00 TL olarak tespit edildiği, borçlunun haline münasip ev değerinin de keşif tarihi itibariyle aynı değerde olduğunun belirlendiği görülmektedir. Rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir.Takip hukukunda asıl olanın borcun ödenmesi olduğu düşünüldüğünde, mahkemece yapılacak iş; öncelikle borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kişiler tespit edildikten sonra, zabıta araştırması yaptırılarak bu kişilerin borçlu ile birlikte yaşayıp yaşamadıkları, geçimlerini nasıl temin ettikleri sosyal ve ekonomik durumları tespit edilip, bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun taşınmazın bulunduğu şehirde daha mütevazi, haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan HMK'nun 297. maddesinin (1). fıkrası gereği hükümde "Türk Milleti Adına" ibaresi ile "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.