Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3611 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 23589 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Bozyazı İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/04/2010NUMARASI: 2009/19-2010/12Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikayetçi borçlu 08.07.2007 tarihli dilekçesinde; cüzi miktarlı borcu için 130.000,00 TL değerindeki evine haciz konulduğunu ileri sürerek, arada fahiş fark olduğu gerekçesiyle haczin kaldırılarak başka yerde bulunan iki adet taşınmazından birine haciz konulmasını istediği, mahkemece yapılan yargılama sonunda, şikayete konu taşınmazın halen ferdileştirilip bağımsız bölümlere ayrılmadığı, bu nedenle tapu kaydına göre davacıya ait bağımsız bölüm üzerine haciz konulmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir. Bu karar Dairemizce 02.03.2009 tarihinde, istemin meskeniyet iddiası olduğu, dolayısıyla şikayetin İİK.’nun 82/12 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, taşınmazın kıymetinin davacının ihtiyacından fazla olduğu, bu evin satılması halinde haline münasip ev alabileceği, kalan paranın borcundan mahsup edilmek üzere alacaklıya ödenebileceği, bu nedenle meskeniyet itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.Tapu kaydında taşınmazın şikayetçi adına kayıtlı olmadığı, ........ Turz.Geliştirme Kooperatifi adına kayıtlı olup şikayetçi adına bir bağımsız bölüme haciz konulmadığı görülmektedir. Bu durumda ortada geçerli bir haciz olmadığından istemin reddine karar verilmesi doğru olup, Dairemizin bozma kararının maddi hataya dayalı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece bozmaya uyulmuş olması borçlu lehine usulü kazanılmış hak oluşturmaz (HGK, 29.11.1995 tarih, 19/819-1028). Zira, kararın temyizen incelenmesi sırasında dosyada mevcut bulunan tapu kayıtları ve ekleri maddi hata sonucu gözden kaçırılmış ve incelenememiştir. Bu açıklamalar ışığında mahkemece istemin reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olup, kararın bu bölümünün onanması gerekmiştir. Diğer taraftan borçlunun başvurusu şikayet niteliğinde olup, alacaklı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11/3.maddesi gereğince 330,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretinin 1.000,00 TL olarak tayini isabetsiz olduğundan hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle vekalet ücretine hasren İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.