MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde icra mahkemesine başvurarak imza itirazında bulunduğu ve mahkemece imza itirazının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK.nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.İİK.nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; "İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2. maddesinde yer alan "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yap??lan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." düzenlemesi nedeniyle, uygulanması gereken aynı kanunun 211. maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir ( Hukuk Genel Kurulu'nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise de borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır.Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan, borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesine esas alınan borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir.Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Somut olayda, imza itirazına konu olan imza üzerinde .... İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından inceleme yapıldığı, imza incelemesi sonucu düzenlenen 10.07.2012 tarih ve 5175 sayılı raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, anılan bu rapor uyarınca Mahkemenin 30.10.2012 tarih, 2011/399E.-2012/298K. Sayılı kararı ile imza itirazının kabulüne karar verildiği, imza itirazının kabulüne dair bu kararın alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.03.2013 tarih 2013/2385E. - 2013/11408K. Sayılı kararı ile itiraza konu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporunda kanaat bulunmadığı, ispat külfeti kendisinde olan alacaklı tarafından yeniden rapor aldırılması istenildiğine göre masrafı alacaklı tarafından karşılanmak üzere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi için bozulduğu, Dairemizin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında üç kişilik bilirkişi heyetinden aldırılan 13.06.2014 tarihli raporda, itiraza konu imzaların kuvvetle ihtimal borçlunun eli ürünü olduğunun belirtildiği ve bu rapor doğrultusunda imza itirazının reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, raporda imza incelemesinin yeterli donanıma sahip bir laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, imza incelemesinin optik aletlerle yapılıp yapılmadığı konusunda açıklık bulunmadığı gibi itiraza konu imza ile mukayese imzalar arasındaki benzerlik yada farklılıkların fotoğraflama yada diğer görüntüleme yöntemleri ile rapora yansıtılmadığı, ayrıca raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda kesin bir kanaatinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kriterler doğrultusunda ehil bilirkişi heyetinden yeniden rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.