Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3445 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 23183 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Şişli 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 24/04/2008NUMARASI: 2008/577-2008/357Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayet, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, takip hukuna özgü bir yol olup, şikayet eden ve şikayet olunan (karşı taraf) olmak üzere iki tarafı vardır. Takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, taraf olmadığı icra takibinin ve bu dosyada yapılan icra ve haciz işleminin iptalini isteme hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda; Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.1.2008 tarih ve 2007/346 E. - 2008/19 K. sayılı men-i müdahale ilamı, ilamlı takibe konu edilmiş ve ilamda davalı konumunda yer alan (A.K.A.San. Tic. Ltd. Şti.) takipte borçlu sıfatıyla gösterilerek kendisinden yargılama giderlerinin tahsili ve taşınmazın teslimi talebinde bulunulmuştur. Bu takibe karşı Mahkemeye şikayete gelen kişi (A. K.) olup, takipte sıfatı olmayan üçüncü kişi durumundadır. Mahkemece öncelikle şikayetin husumetten reddi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi doğru değildir. Kabule göre de; HUMK.nun 443/4.maddesi gereğince gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümler kesinmeşmedikçe icra edilemez. Bu nedenle aynı ilamda yazılı eklentilerinde infazının istenebilmesi için ilamın kesinleşmesi zorunludur. Buna karşılık gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek yoktur. Yani bu ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir.(Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku, 3.cilt, sf:2212) Takibe konu ilamın incelenmesinde; intifa hakkına dayanan alacaklılarla borçlu arasında bayilik sözleşmesi yapıldığı, ancak borçlu tarafından bu sözleşme hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle müdahalenin men-i ve taşınmazda kurulu tesisler ve tüm müştemilatın kendilerine tesliminin talep edildiği ve Mahkemece de talep gibi karar verildiği görülmektedir. Bu durumda taşınmazın aynı ihtilaflı olmadığı için ilamın infazı için kesinleşmesi gerekmez. İstemin anılan gerekçe ile de reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23/02/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.