Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 31440 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25011 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Tokat İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/07/2014NUMARASI : 2014/131-2014/227 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, TMK’nun 684. maddesine göre taşınmazın mütemmim cüzü niteliğindeki trafoların taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyeceği, aynı kanunun 862. maddesi uyarınca da ipoteğin; taşınmazı bütünleyici parça ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılacağından İİK’nun 83/c maddesi hükmü gereğince taşınmazdan ayrı olarak haczinin mümkün olmadığına ilişkin haczin kaldırılmasına yönelik şikayettir. Mahkemece, icranın geri bırakılmasına karar verildiği, haczin kalkması için anılan kararın kesinleşmesinin gerekmediği, şikayet konusu mahcuzlar üzerindeki haczin de kendiliğinden kalkmış olduğu gerekçesi ile eldeki davanın konusuz kaldığından bahisle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm alacaklı tarafça temyiz edilmiştir. Tokat İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.07.2013 tarih, 2014/133 Esas ve 2014/228 Karar sayılı ilamı ile, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle İİK.nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca borçlular yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 33/a-2. maddesi uyarınca; “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” Buna göre, icra mahkemesince zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesi ile icra takibi son bulur. Ancak, bunun için alacaklının İİK.nun 33/a-2. maddesine göre yedi gün içinde dava açıp açmayacağı beklenmelidir. Dava için madde de öngörülen yedi günlük sürenin bitimine kadar icra takibi olduğu yerde durur. Alacaklı bu süre içinde dava açarsa, bu davanın sonucuna kadar takip durmaya devam eder. Alacaklı bu davayı kazanır ise duran icra takibine devam edilir. Kaybetmesi veya yedi gün içinde dava açmaması halinde ise icranın geri bırakılması kararı, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğurur. Bir diğer anlatımla dosyada mevcut hacizler kalkar. Somut olayda, haczedilemezlik şikayeti, mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verilmesinden önceki bir tarihte yapılmış bulunmaktadır. Şikayet tarihi itibarı ile yukarıda açıklanan yasa hükmü ve ilkeler doğrultusunda haczin kaldırılması için aranan hususlar henüz gerçekleşmediği sabit olduğuna göre salt icranın geri bırakılmasına karar verilmiş olması, bu yönde bir talep de bulunmaksızın icra takip dosyasında mevcut hacizlerin kendiliğinden kalkmış olması sonucunu doğurmaz. O halde mahkemece, borçlunun haczedilemezlik şikayetinin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile İİK.nun 33/a-2. maddesi hükmü gözardı edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre, alacaklının sair temyiz nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.