Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3102 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26554 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi 3.kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayetçi 3. kişinin İİK'nun 89. maddesi uyarınca gönderilen 2. haciz ihbarnamesine verdiği cevapta, borçlu şirketin kendilerinden satış bedeli 462.500,00 TL olan bir daire alacağının olduğu, dairenin 30.12.2013 tarihinde teslim edileceğinin bildirildiği, bu cevap üzerine icra müdürlüğünce muhtelif tarihlerde yazılan müzekkerelerde taşınmazın icra dairesine teslimi ya da bedelinin ödenmesinin istendiği, şikayetçi 3. kişinin taşınmazların bu aşamada şirket uhdesinde bulunmadığını bildirilmesi üzerine, icra müdürlüğünce “borçlunun nezdinizde bulunan KDV hariç 462.500,00 TL satış bedellki bir adet taşınmaz hak ve alacağının haczi” konulu 25.06.2014 tarihli 3. haciz ihbarnamesi gönderildiği, şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunda kendilerine gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin iptalini talep ettiği, mahkemece; şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.İİK'nun 89. maddesi uyarınca, borçlunun, üçüncü bir şahısta bulunan, alacak veya sair bir talep hakkının veya taşınır bir malının haczi mümkün olup, taşınmazların anılan maddeye göre haczi mümkün değildir. Kaldı ki bir taşınmazın icra dairesine teslimi hem hukuken hem de fiilen mümkün değildir. Anılan konudaki usulsüzlüğün şikayeti süreye tabi bulunmamaktadır.Üçüncü kişinin cevabında, sözleşmeden kaynaklı olarak borçluya bir daire teslim borcu olup, değerinin 462.500 TL olduğunun kabul edildiği, ancak 462.500 TL borcun bulunduğuna ilişkin bir kabulün bulunmadığı açıktır. Bu durumda, sözleşme kapsamında borçlunun 3. kişiden daire talep etme hakkının bulunduğu kesinleşmiştir. Bu hakkın haczinin kesinleşmesi neticesinde ise, alacaklı tarafından yapılması gereken iş, İİK'nun 120. maddesi gereğince yetki alarak genel mahkemeye müracaat etmekten ibarettir. Bu işlem yapılmadan hakkın yerine getirilmediği gerekçesiyle doğrudan 3. kişiden dairenin bedelinin istenmesi ise İİK'nun 89 ve 120. maddeleri hükümlerine aykırılık teşkil ettiği gibi, sözleşme hukukuyla da bağdaşmamaktadır. O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ :Şikayetçi 3.kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.