Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30991 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20874 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: İstanbul 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 14/02/2013NUMARASI: 2013/110-2013/194Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu icra mahkemesine yaptığı başvurusunda; 10.10.1998 tarihli "umumi kredi taahhütnamesi" adlı kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığını ve bu kefaletine teminat olmak üzere taşınmaz üzerindeki hissesine ipotek tesis ettirdiğini, kredinin ödenmemesi nedeniyle alacaklı tarafından tahsilde tekerrür kaydı dikkate alınmadan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ve genel haciz yoluyla takip yapılarak keyfi tahsilatlar yapıldığını, alacak ipotekle temin edildiğinden İİK'nun 45.maddesi gereğince öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerektiğini ileri sürerek genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK.nun 45.maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “rehni veren” hakkında doğrudan genel haciz yolu ile takibe geçmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla İİK.nun 45.maddesi asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz.Somut olayda banka tarafından, .... A.Ş.'ye kredi kullandırıldığı, borçlu F.T.'ın kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve şikayetçi borçlunun banka ile .... A.Ş. arasındaki genel taahhütname, genel kredi sözleşmesi ,bilimum sözleşmelere istinaden taşınmazdaki hissesi üzerine alacaklı lehine ipotek tesis ettirdiği, borcun ödenmemesi üzerine borçlu hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ve genel haciz yoluyla takiplerin yapıldığı görülmektedir.Takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde şikayetçinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu belirtildiğine göre, kefil olan şikayetçi hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. (HGK.nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı – Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395 ).O halde mahkemece belirtilen nedenlerle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru mahkeme kararın onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 24,30 TL onama harcı temyiz edenden alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.