Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 30741 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23816 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2014NUMARASI : 2014/517-2014/470 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, takibe konu çekin ön yüzünde bulunan imzasını çekin lehdarı M.Tar. İnş. Pet. Ürn. San ve Tic Ltd. Şti yetkilisi sıfatı ile tarafına çek teslim edildiği için atıldığını, şahsi olarak çek keşide etmediğini ve borçtan şahsen sorumlu olmadığını ve çekin kambiyo vasfı bulunmadığını ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK.nun 818/1.maddesinin (g) bendi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 701 maddesi gereğince, aval şerhi, çek veya alonj üzerine yazılır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere çekin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Somut olayda, takibe konu çekin ön yüzünde; Eyyüp Güner ismi yazılarak anılan şahsın imzasının bulunduğu görülmektedir. Adı geçen şahıs lehdar şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili olsa dahi şirket adına imzalandığı açıkça belirtilmediği sürece bu imzanın şahsı adına atıldığı kabul edilmelidir. Çek lehdarı şirket, yetkilisinden ayrı tüzel kişiliği haiz olduğuna ve imzanın lehdar şirket adına atıldığı belirtilmediğine göre alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğinden de söz edilemez. Şu hale göre yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu imza borçlu E. G.’in bizatihi şahsı adına verilmiş aval hükmündedir. Karar gerekçesinde geçen ve “Lehdarın kefil (avalist) olarak senedin ön yüzünde imza atmadan yer almasının geçersiz olup kambiyo vasfına etkili olmadığını" hükme bağlayan Dairemize ait 27.03.2014 tarih, 2014/5724 E. ve 2014/8983 K. Sayılı içtihadının ise olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Diğer taraftan, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 168/5.maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi başlığını taşıyan aynı kanunun 169/a maddesi gereğince incelemenin duruşmalı olarak yapılması zorunludur. O halde, mahkemece; duruşma açılarak tarafların beyanları alınmalı, gösterecekleri delil ve belgeler toplanarak alacaklı tarafa savunma imkanı tanınmalı, açıklanan ilke ve kurallara göre inceleme yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve somut olaya uygun bulunmayan gerekçeye dayalı olarak dosya üzerinde inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.