Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30298 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21119 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kayseri 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2014/317-2014/408 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından, borçlular aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak Kayseri 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/5486 Esas sayılı takip dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlular tarafından yasal sürede icra mahkemesine yapılan başvuruda icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip tarihi olan 21.04.2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK'nun 17. maddesi uyarınca, tarafların yetkili mahkemeyi belirlemesi mümkün olup, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, tarafların tacir ya da kamu tüzel kişisi olması gerekir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşme ile yetkili kılınan yer münhasır yetkilidir. Tacirin gerçek ya da tüzel kişi olması mümkün olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde gerçek kişi tacirin, aynı Kanun’un 16.maddesinde ise tüzel kişi tacirin tanımı yapılmıştır. Somut olayda, lehtarın şirket olduğu, takibe konu bonoda İstanbul İcra Daireleri'nin yetkisinin kabul edildiği, tarafların kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibarenin bonoda yer almadığı görülmektedir. Takip dayanağı bononun lehtarı olan alacaklı sermaye şirketi olduğuna göre, TTK. nun 16.maddesi kapsamında tacir olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan borçluların bir kısmı sermaye şirketi olmakla TTK. nun 16.maddesi kapsamında tacir olup, gerçek kişi borçluların ise bonodaki yetki sözleşmesini kabul etmiş olması ve tacir olmadıkları yönünde bir iddia ve delil de ileri sürülmemesi karşısında yetki sözleşmesinin geçerli olduğu sonucuna varılmalıdır. O halde mahkemece, borçluların yetkiye itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.