MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/04/2012NUMARASI: 2011/471-2012/511Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Takibe konu çekte borçlu Yı İnş. ... L. Ş keşideci, alacaklı . Mahkemece, keşideci borçlu şirket yetkilisi tarafından dava dışı 'un Karamürsel Noterliği'nin 02.03.2006 tarih ve 1946 yevmiye nolu vekaletnamesi ile çek karnesi almaya ve çek kesmeye yetkilendirildiği ancak takibe konu çekin tanzim tarihinden önce azledildiği gerekçesi ile borçlunun imza itirazının kabul edildiği görülmektedir. Karamürsel Noterliği'nce düzenlenen 02.03.2006 tarih 1946 yevmiye numaralı vekaletname kapsamına göre, , borçluyu ticari işlerinde ve bankalarda temsil etmektedir. Vekaletnamede öngörülen kapsamlı yetki nedeniyle borçlunun ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanunu'nun 449. maddesine göre ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafindan, işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı kanunun 450/1. maddesinde de ticari mümessilin, hüsnüniyet sahibi 3. şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bütün tasarrufları yapmak salahiyetini haiz sayıldığı belirtilmiştir. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından, ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyiniyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür(HGK. 30.1.1980 tarih ve 1979/1692 Esas, 1980/170 Karar). B.K.nun 452. maddesine göre, mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil selahiyetinin geri alınması, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu selahiyet iyiniyetli 3. şahıslar hakkında geçerlidir. Bu itibarla vekilin azledildiğinden bahisle imza itirazının kabulü ile takibin durdurulması kanuna uygun değildir. Dosya arasında bulunan borçlu şirket ticaret sicil dosyası suretinden, temsil selahiyetinin geri alındığına ilişkin bir kaydın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, vekil tarafından atılan imzanın açıkça inkar edilmediği de gözönünde bulundurularak borçlunun imza itirazının reddi ile sair itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.