Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2953 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 19274 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: Kartal 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 02/06/2009NUMARASI: 2007/515-2009/493Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Takip dayanağı Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 8.5.2007 tarih ve 2001/1404 Esas, 2007/273 sayılı kararı ile, 23.057,62 YTL nin ödeme tarihi olan 24.6.2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, birleşen alacak davası yönünden de alacaklı şirket lehine 8.077 YTL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen 4.1.2008 tarihli raporda, ilama uygun olarak yasal faiz oranları esas alınarak işlemiş faiz miktarı hesaplandığı, fazla talep edilen işlemiş faiz miktarı 6.619,24 YTL olarak tespit edildiği halde, 24.10.2008 günlü alınan ek raporda ilam hükmüne aykırı olarak avans faiz oranları esas alınarak işlemiş faiz hesabı yaptırılmış ve mahkemece ek rapora göre itirazın reddine karar verilmiştir.Dayanak ilamda yasal faize hükmedilmiş olması nedeni ile hakimin, mahkeme ilamını yorumlayarak taraflar arasındaki ilişkiyi ticari nitelikte kabul ederek, avans faiz oranlarına göre hesaplanan bilirkişi raporuna göre hüküm kurması doğru değildir. Zira ilamın infaz edilecek bölümü hüküm kısmıdır. İcra mahkemesi, yorum yolu ile ilamın hüküm kısmını değiştiremez (HGK.8.10.1997 tarih ve 1997/17-517 Esas 97/776 karar). Mahkemece, ilama uygun olarak yasal faiz oranlarına göre düzenlenen 4.1.2008 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu Kararına aykırı şekilde mahkeme kararı yorumlanarak avans faiz oranlarına göre tanzim edilen 24.10.2008 tarihli ek bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması isabetsizdir.Öte yandan ilamın menfi tesbite ilişkin bölümünün İİK.nun 72/5.maddesi gereğince, yine temeli menfi tesbit istemi olup, istirdata dönüşen bölümünün ise, İİK.nun 72/6.maddesi gereğince, ilam kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı gözetilmeksizin bu yöndeki şikayetin reddi de doğru değildir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.