MAHKEMESİ : İstanbul 18. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/06/2014NUMARASI : 2013/472-2014/570 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Şikayetçi 06.03.2013 tarihli haciz sırasında alınan kefaletinin geçersiz olduğunu iddia ederek icra kefilliği işlemi ile icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece kefaletin usulüne uygun ve geçerli olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği görülmüştür. Sair temyiz itirazları yerinde değilse de; İcra kefaletinin şekli hakkında İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir hüküm bulunmadığından, 6098 Sayılı TBK.nun 581 ve takip eden maddeleri hükümleri gözetildiğinde, icra kefaletinin yazılı şekilde olması, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi ve kefalet taahhüdünün altında kefilin imzasının bulunması yeterlidir. İİK’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Üçüncü kişilerin icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olmaları, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmeleri halinde icra kefaleti doğar. Kefaletin geçerli olabilmesi için, kefilin beyanının icra tutanağına geçirilmesi ve tutanağın altının imzalanması gerekir (İİK.m.8). Ayrıca kefilin kefil olduğu miktarın belirli olması (borcun tamamı veya kefalet kısmi ise kısmen kefil olunan miktar) ve kefaletin herhangi bir koşula bağlı olmaması gerekir. Somut olayda, borçlu H. T. hakkındaki takip kesinleştikten sonra, 06.03.2013 tarihli hacizde şikayetçinin, dosya borcunun tamamına fer'ileriyle birlikte icra kefili olmayı kabul ettiğini beyan ettiği, borç miktarının tutanakta 74.606,65 tl olarak belirtildiği, kefaletin herhangi bir şarta bağlı tutulmadığı, eşinin muvafakatının alındığı ve tutanak altında imzaların bulunduğu, ancak şikayetçiye çıkarılan icra emrinde borç tutarının 116.294,56 TL olarak belirtildiği görülmektedir. O halde mahkemece, kefaletin haciz tutanağın da belirtilen 74.606,65 TL için geçerli olduğu dikkate alınarak bu miktarı aşan kısım için icra emrinin iptali gerekir iken şikayetin tümden reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.