Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28725 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22743 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2014NUMARASI : 2013/514-2014/388 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe dayanak çekin......... İnş.San. Ltd.Şti tarafından keşide edildiğini, çeki şirket müdürü olarak imzalayan müvekkilinin şahsi sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 5941 sayılı Çek Kanunu, etkisi sadece bu kanunla sınırlı olmak üzere, tacir çeki-tacir olmayan çek ayrımı yapmış ve “tacir çeki” olarak nitelenen yeni bir çek çeşidi getirmiştir. Buna göre, kişinin bir ticari ilişki çerçevesinde ve tacir sıfatıyla düzenleyeceği çekin yalnızca tacir kişiye özgü çek olması gerekir. 5941 sayılı kanunda tacir olsun veya olmasın, bir tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin ad ve soyadının düzenlenen çek üzerinde açıkça yazılmasını sağlamaya yönelik düzenleme yapılmıştır. Aynı kanunun 2/8.maddesinde, tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır hükmü düzenlenmiş olup tüzel kişi adına çeki düzenleyen gerçek kişinin adı ve soyadı, çek yaprağı üzerine matbu olarak kaşe basılmak suretiyle veya el yazısıyla yazılabilir. Somut olayda, takip konusu çekte açık ve görünür şekilde çekin dava dışı ......İnş.San.Ltd.Şti'ne ait tacir çeki olduğu, davacının kendi ad ve soyadını yazmak suretiyle tüzel kişi şirket adına çeki imzaladığı anlaşılmakla borçtan şahsen sorumlu tutulamayacağı gözetilerek itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.