MAHKEMESİ : İstanbul 17. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 31/05/2013NUMARASI : 2013/209-2013/414 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra borçlunun zamanaşımı nedeniyle İİK'nun 71. ve 33-a maddeleri uyarınca icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, takip işlemleri arasında üç yıllık zamanaşımı süresinin doldsuğu gerekçesi ile icranın geri bırakılmasıan karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı bononun, tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK 'nun 688. maddesindeki unsurları tam olarak taşıması nedeniyle kambiyo senedi niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, takip konusu bono yönünden, 6762 sayılı TTK 'nun 690. maddesi göndermesiyle aynı Kanun'un 661, 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK 'nun 661/l. maddesi gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 133. maddesine göre daha özel nitelikte bulunan TTK'nun 662. maddesinde ise; zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceği sınırlı bir şekilde açıklanmıştır. Bu sebeplerden birisi de dava açılmasıdır. TTK'nun 662. maddesinde belirtilen davadan anlaşılması gereken, alacaklı tarafından, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde açılmış bir eda davası olup, ayrıca borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih ve 1996/12-654 Esas, 1996/805 Karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiş olup, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürdüğü menfi tespit davası, zamanaşımını keser ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemez. Somut olayda, şikayete konu icra dosyasında, alacaklının 16.05.2005 tarihinde takibe başladığı, ödeme emrinin borçlu L.. E..'a 20/05/2005 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği, borçlunun 09.06.2005 tarihinde iş mahkemesinde alacaklı aleyhine menfi tespit davası açtığı, bu davada alacaklının alacağını def'i yoluyla ileri sürdüğü, İstanbul 3. İş Mahkemesi'nin 24.10.2013 tarih ve 2005/262 E.-2015/855 K.sayılı kararı ile menfi tespit davasının reddine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, menfi tespit davasının açıldığı tarihe kadar, bono vasfı taşıyan takip konusu senet yönünden üç yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmemiş ve 09.06.2005 tarihinde menfi tespit davasının açılması ile zamanaşımı kesilmiştir. Sözkonusu davanın kesinleşmesinden sonra zamanaşımı işlemeye başlayacağından şikayet eden borçlu hakkında zamanaşımının oluştuğunun kabulü mümkün değildir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı sürelerinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.