Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 28579 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20852 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/05/2014NUMARASI : 2014/342-2014/269 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan genel haciz yoluyla takibe karşı borçlu vasisinin vekili , borçlunun senedi imzaladığı tarihte borçlanma ehliyetinin bulunmadığı ve hacir altında olması nedeniyle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, kıstlının kanuni temsicisi yerine kısıtlıya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı TMK.'nun 9. maddesinde; fiil ehliyetine sahip kişilerin kendi fiilleriyle hak edinebilecekleri ve borç altına girebilecekleri belirtilmiş olup, yine aynı yasada ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti olduğu (md 10), yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahip bulunduğu (md 13), ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetinin olmadığı (md 14), kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiillerinin hukuki sonuç doğurmayacağı (md 15) ve ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri (md 16) düzenlenmiştir. Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11.6.1941 gün ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; "...Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer akidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat'i sarahatı karşısında öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir ... Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur ..." şeklindeki gerekçe ile ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu net bir şekilde vurgulanmıştır Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkeme tarafından re'sen gözönüne alınmak zorundadır. Fiil ehliyeti, icra hukukunda takip ehliyeti şeklinde kendini göstermektedir. Somut olayda, takip dayanağı 10.09.2009 tarihli sözleşmenin borçlusu olan H.. Ö..' ın vesayet altına alınması talebi ile açılan davada, Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından düzenlenen raporda, ” geçirilmiş sererovasküler hastalığa bağlı demans (bunama), sağ hemiparezi ve kronik böbrek yetmezliği” saptandığı, bahse konu şahsın Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1240 E.-2012/1761 K. sayılı kararı ile vesayet altına alındığı görülmektedir. O halde mahkemece, dosyaya sunulan raporlar ile tüm tedavi ve hasta takip evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığına veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek,takip dayanağı sözleşme tarihi itibariyle takip ehliyeti bulunup bulunmadığının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.