MAHKEMESİ : Çorlu İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/04/2014NUMARASI : 2012/586-2014/200 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi 3. kişi vekili, haczedilen menkullerin ipotek kapsamında olduğunu, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyeceğini, borçluya ait olmadığını ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir. TMK'nun 684. maddesin de; "Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır." düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Kanun'un 686. maddesine göre de; "Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez." hükmüne yer verilmiştir. İİK'nun 83/c maddesinde ise; "Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı haczedilemez" hükmü düzenlenmiştir. Anılan madde hükümlerine göre, tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğindeki şeyler, bütünden ayrı haczedilemez. Kural olarak eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Yani alacaklılar taşınmazı satmadan binada bulunan eklenti niteliğindeki malları ayrı ayrı haczettirebilir ve sattırabilirler. Zira, eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür. Kural olarak eklentinin tek başına haczi mümkündür. Bunun istisnası İİK'nun 83/c maddesinde düzenlenmiş olup, taşınmaz üzerinde rehin olması halinde eklenti, taşınmazdan ayrı haczedilemez. Şikayete konu makinaların bulunduğu taşınmaz üzerinde şikayetçi banka lehine değişik tarihlerde tesis edilen 1., 2., ve 3. dereceden ipoteklerin mevcut olduğu, ancak resmi senette makine ve teçhizata yer verilmediği anlaşılmıştır. Hacze konu makinaların ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olması yeterli olmayıp, teferruat niteliğinde olması gerekir. Somut olayda, icra mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporu ile dosyayaya celp edilen kıymet taktir raporlarında, 18.10.2012 tarihli hacze konu makinaların teferruat niteliğinde olup olmadığına dair bir görüş belirtilmediği ve raporlardaki bilirkişilerin konusunda ehil olmadıkları görülmektedir. Mahkemece, konusunda uzman kişilerden oluşacak bir bilirkişi kurulundan mahcuzların, eklenti (teferruat) ya da bütünleyici parça niteliğinde olup olmadığı hususunda Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.