MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/05/2014NUMARASI : 2014/599-2014/489 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi 3. kişinin İİK'nun 89. maddesi uyarınca gönderilen 2. haciz ihbarnamesine verdiği cevapta, borçlu şirketin kendilerinden satış bedeli 462.500.-TL olan bir daire alacağının olduğu, dairenin 30.12.2013 tarihinde teslim edileceğinin bildirildiği, bu cevap üzerine icra müdürlüğünce daire alacağı üzerine haczin işlenmesinin, bilahare 11/03/2014 tarihli müzekkere ile de taşınmazın icra dairesine teslimi ya da bedelinin ödenmesinin istendiği, 3. kişi tarafından daire tesliminin ne şekilde yapılacağı belirtilmediğinden müzekkere gereğinin yerine getirilemediğinin bildirilmesi üzerine, icra müdürlüğünce, dairelerin teslim tarihi olarak belirtilen 30/12/2013 tarihi itibariyle muaccel olan 462.500.-TL + KDV tutarındaki taşınmaz bedelinin dosyaya ödenmesinin aksi halde re’sen tazmin ettirileceğinin bildirildiği, bu müzekkereye karşı 3. kişi tarafından şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 89. maddesi uyarınca, borçlunun, üçüncü bir şahısta bulunan, alacak veya sair bir talep hakkının veya taşınır bir malının haczi mümkün olup, taşınmazların anılan maddeye göre haczi mümkün değildir. Kaldı ki bir taşınmazın icra dairesine teslimi hem hukuken hem de fiilen mümkün değildir. Üçüncü kişinin cevabında, sözleşmeden kaynaklı olarak borçluya bir daire teslim borcu olup, değerinin 462.500.- TL olduğunun kabul edildiği, ancak 462.500.- TL borcun bulunduğuna ilişkin bir kabulün bulunmadığı açıktır. Bu durumda, sözleşme kapsamında borçlunun 3. kişiden daire talep etme hakkının bulunduğu kesinleşmiştir. Bu hakkın haczinin kesinleşmesi neticesinde ise, alacaklı tarafından yapılması gereken iş, İİK'nun 120. maddesi gereğince yetki alarak genel mahkemeye müracaat etmekten ibarettir. Bu işlem yapılmadan hakkın yerine getirilmediği gerekçesiyle doğrudan 3. kişiden dairenin bedelinin istenmesi ise İİK'nun 89 ve 120. maddeleri hükümlerine aykırılık teşkil ettiği gibi, sözleşme hukukuyla da bağdaşmamaktadır. O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçi 3. kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.