MAHKEMESİ : Karabük İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/06/2014NUMARASI : 2014/56-2014/138 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı banka tarafından borçlu hakkında tarımsal kredi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile 7 örnek ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun icra müdürlüğüne başvurarak, alacak ipotekle temin edildiğinden İİK. nun 45. maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonuçlanmadan aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatılmasının usulsüz olduğu iddiasıyla borca itiraz ettiği, bunun üzerine alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarih olan 05/01/2010 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesine göre borçlu müteselsil kefildir. Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun müteselsil kefalet başlıklı 586. maddesinde (eski Borçlar Kanunu'nun 487. maddesi) ise; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir” hükmü yer almaktadır. İİK. nun 45. maddesi ise, asıl borçlular ile ilgili olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin, “rehni veren” hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğini düzenlemiş bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla İİK.nun 45. maddesi asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Somut olayda, alacaklı banka tarafından, borçlu E.. Ç...’e kredi kullandırıldığı, itirazda bulunan borçlu İ.. Ç..’in ise kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı görülmektedir. Borçlar Kanunu'nun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre, kefil olan şikayetçi borçlu hakkında doğrudan genel haciz yolu ile takip yapılabilir (HGK.nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı – Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395 ). O halde mahkemece itirazın kaldırılması talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.