MAHKEMESİ : Gaziantep 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2011/211-2014/103 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından 8 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, örnek 10 numaralı ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını ileri sürdüğü, ayrıca takip konusu bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığını ve bonolardan beş tanesinin takip tarihi itibariyle henüz vadelerinin gelmediğini bildirerek takibin iptali isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere,7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesinde; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir'' düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.'' Aynı Yasa'nın 21/2. maddesinde de; ''Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır'' hükmü yer almaktadır. Öte yandan, İİK'nun 168. maddesinin 3. bendi gereğince borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti ile aynı maddenin 4. bendi gereğince imzaya ilişkin itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Somut olayda, borçlu F.. M.. adına bilinen en son adresi olan ''.... Eczanesi ... Mah. .... Cad. No:9 Viranşehir Şanlıurfa '' adresine gönderilen örnek 10 numaralı ödeme emrinin ''...adı geçen muhatap terki ticaret etmiş olup...yeni adresi tespit edilemedi...'' şerhi ile bila tebliğ iade edildiği,bu defa ödeme emri tebliğ evrakı üzerine ''Muhatap Adresi Adres Kayıt Sistemindeki Adresidir Muhatap Adreste Hiç Oturmamış Ya Da Adresten Sürekli Ayrılmış İse İade Edilmeyip Teb Kan Md. 21/2'E Göre Tebliği'' ibaresi yazılmak suretiyle ödeme emrinin; ''... Mah. 772. Sk. No:3 İç Kapı No:4 Viranşehir Şanlıurfa '' adresine tebliğe çıkarıldığı ve dağıtıcı tarafından '' Adreste Muhatabı Tanımadıklarını Belirttiler...evrak muhtara teslim edildi. Adrese haber kağıdı yapıştırıldı. Komşusuna No:5'e haber verildi...'' kaydı ile 01.03.2011 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, T.K.'nun 10/2. maddesine göre bilinen son adrese çıkarılan normal tebligatın iade edilmesi nedeniyle yasal şartın oluşması üzerine yukarıda açıklanan ilke ve kurallar uyarınca borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygundur. Diğer taraftan, borçlu vekili tarafından vekaletnamede özel temsil yetkisi verilmedikçe vekilin vekalet verenin adresi ile ilgili bildirimde bulunamayacağı ve bu nedenle borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin doğru olmadığı hususu ileri sürülmüş ise de; bu iddianın, icra mahkemesinde tartışılma ve değerlendirilme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, usulsüz tebliğ şikayetinin yazılı gerekçe ile kabulü isabetsiz olduğu gibi; tebliğ işlemi usulüne uygun olup, söz konusu ödeme emri borçlu F.. M..'ye 01.03.2011 tarihinde tebliğ edildiğine göre, adı geçen borçlunun 28.03.2011 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, yukarıda değinilen İİK'.nun 168. maddesinin 3. ve 4. bentlerinde öngörülen yasal 5 günlük süreden sonra olmaktadır. O halde mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının reddine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.