Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2806 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 36417 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/09/2013NUMARASI : 2013/82-2013/625 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından, borçlu K.. B.. aleyhinde 23/12/2011 tarihli temliknameden doğan alacağa dayalı olarak 23/02/2012 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız takibe başlanıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine alacaklının talebi ile borçlu belediyenin Halkbankası Kartal Şubesi'nde mevcut hesaplarına haciz konulması için adı geçen banka şubesine 89/1 haciz ihbarnamesi yazıldığı, adı geçen banka şubesince haciz ihbarnamesi gereği borçlu belediyenin hesabına haciz konulduğunun bildirildiği, borçlu belediye vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; müvekkili belediyeye ait banka hesabında bulunan paranın haczedilemeyecek nitelikte olduğunu ileri sürerek adı geçen banka şubesine gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin iptalini ve haczin kaldırılmasını talep ettiği; mahkemece, borçlu belediyeye ait banka hesabına ilişkin kayıt ve ekstrelerin getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişi raporunda belediye hesabında vergi, resim ve harç gelirlerinin toplandığı ve hesaba havuz hesabı niteliği kazandıracak şekilde haczi kabil olan başkaca bir paranın hesapta bulunmadığının bildirildiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda şikayetin kabulü ile adı geçen banka şubesine gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin iptaline ve borçlu belediyeye ait banka hesabındaki haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallar ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. 5779 Sayılı İl Özel İdarelerine Ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un 7. maddesinde de; bu kanunda, belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu düzenlenmiştir.İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Ayrıca, bir üst norm olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90/4. maddesi ile de; usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve uyuşmazlıklarda gözetilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir. Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek l Nolu Protokol'ün 1. maddesinde; "... Her gerçek ve tüzel kişi, maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahiptir. Kamu yaran gerektirmedikçe ve Uluslararası Hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uyulmadıkça, bir kimse mülkiyetinden yoksun bırakılamaz ..." hükmü yer almaktadır. Ek protokol'ün mülkiyet hakkı ile ilgili 1. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce onanmış ve onaylayan yasada; "...Her hakiki veya hükmü şahıs malların masuniyetine (dokunulmazlığına) riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dahilinde mülkiyetinden mahrum edilebilir ..." ilkelerine yer verilmiştir. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, 16 Ocak 2007 tarih ve 31277/03 sayılı, Kuzu-Türkiye davası hakkındaki kararında, davacının lehine alınan yargı kararının altı yıldır uygulanmaması, bir diğer anlatımla ilama konu borcun borçlu belediyece ödenmemesi nedeniyle AİHM'nin, AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vararak tazminata hükmetmiştir. Yine 17 Ocak 2006 tarih ve 13062/03 sayılı Kranta - Türkiye davası ve 18 Ekim 2005 tarih ve 74405/01 sayılı Tütüncü Ve Diğerleri - Türkiye davası hakkındaki kararında da aynı sonuca varmıştır.Bütün bu açıklamalar ışığında, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Somut olayda ise; mahkemece, borçlu belediyeye ait hesabın bulunduğu banka şubesinden ilgili hesap ekstrelerinin getirtilmediği, bilirkişi raporunun ise sadece ilgili banka şubesince icra müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına istinaden hazırlanmış olup banka şubesi müzekkere cevabının da borçlu belediye tarafından gönderilen yazılara dayalı olduğu, bilirkişi raporunun borçlu belediyeye ait haczedilen banka hesabı üzerinde yeterince inceleme yapılmadan ve hesap ekstreleri incelenmeden düzenlenmiş olması sebebiyle bu yönüyle eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlu belediyeye ait hesabın bulunduğu banka şubesinden hesap ekstreleri getirtilerek gerekli görüldüğü taktirde yeniden alınacak bilirkişi raporu ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu doğrultusunda şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği, hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.