Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2785 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 30060 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Bakırköy 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/09/2010NUMARASI: 2010/1209-2010/1232Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; HUMK’nun 67/1.maddesi gereğince, vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki; gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme, vereceği kesin bir süre içinde, vekaletnamesini getirmek şartıyla, vekilin dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asil, yapılan işlemleri kabul ettiğini, dilekçe ile mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış sayılır ve yapılan işlemler hükümsüz kalır. Bu hükmün icra dairesinde sürdürülen işlemler yönünden de uygulanması zorunlu olup, bu husus re’sen gözetilmelidir.Somut olayda şikayetçi borçlu .,......San. ve Tic.Ltd.Şti. vekilinin ihalenin feshi isteminde bulunduğu, (her ne kadar dava dilekçesine ekli 33723 yevmiye no’lu 25.11.2009 tarihli vekaletnamede Ahmet Yavuz Tuğsal’ın münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu ekli imza sirkülerinin dayanak gösterildiği ve bu kişinin vekil tayin ettiği Av. ........ tarafından dava açıldığı görülmekte ise de), davalı alacaklı vekilinin cevap dilekçesine eklediği onaysız belgeye dayanarak ileri sürdüğü ve tarafların kabulünde olan davayı şirket adına açan A. Y.T.’ın şirketi tek başına temsile yetkili olmadığı, şirketi M.T. ile müştereken temsile yetkili olduğu ve dolayısıyla davayı birlikte açmaları gerektiği hususu gözetilerek, mahkemece davanın usulden reddine şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin kimler olduğu, bu şahısların şirketi münferit yetki ile mi, yoksa müşterek yetki ile mi temsil ettikleri hususu ticaret sicilinden araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, müşterek temsil durumunun söz konusu olması halinde de mahkemece, öncelikle yukarıda açıklanan madde ışığında davacı vekiline vekaletnamesini tamamlaması için kesin süre verilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.