MAHKEMESİ : Bakırköy 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/09/2008NUMARASI : 2008/954-2008/1237Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı banka vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Tellaliye ücreti ile ilgili bedeli alacaklının yatırıp sonradan borçludan tahsili gerekirken bu yöndeki şikayetin kabulü doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Ancak alacaklı banka, kredi alacağı sebebi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, alacağa mahsuben alınan taşınmazlara ilişkin olarak KDV bedeli ,damga resmi,tellaliye ve tapu harcının bankadan talep edilmemesi gerektiğini ,bunların ödenmesine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece tellaliye harcı,tapu harcı ve damga vergisine ilişkin istemin kabulüne, ancak KDV den muaf olmadığından bu kısma ilişkin şikayetin reddine karar verilmiştir.3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. maddesinde,’Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir.’hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 1. maddesinin (d) bendinde ‘müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış 15 ve 48 seri nolu Katma Değer Vergisi genel tebliğlerinin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen bölümünde cebri icra, izaleyi şuyu, ipoteğin paraya çevrilmesi ve tasfiye nedenleriyle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Yasa maddesi ve uygulamaya ilişkin tebliğler birlikte değerlendirildiğinde müzayede mahallerinde yapılan aleni ve özel satışlar ile cebri satışların ticari olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Yüksek Mahkeme olan Danıştay’ın kararları da bu yöndedir. Uygulamada cebri icra satışlarında KDV alınmakta olup KDV kanununda cebri icra ile ilgili özel bir düzenleme mevcut değildir. Cebri icradaki KDV alımı, Katma Değer Vergisi Kanunun 1/3-d bendi uyarınca yapılmaktadır. Yasa koyucu Katma Değer Vergisi Kanunun 11. ve sonraki maddelerinde, kanunun 1. maddesine göre KDV den sorumlu olanlarla ilgili olarak bazı hallerde muafiyete ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Katma Değer Vergisi Kanununun 17.maddesinin değişik (r) bendinde ‘bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri’nin KDV den muaf olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda Danıştay kararları, Yargıtay ve diğer Daire görüşlerine ve uygulamaya uygun olarak yeniden oluşturulan içtihatlarımız doğrultusunda, alacaklı banka, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV den muaftır. Somut olayımızda alacaklı banka kredi borcuna karşılık almış olduğu ipoteğe dayalı olarak takip başlatmış, kesinleşen takip üzerine yapılan ihalede taşınmazı alacağına mahsuben almıştır. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere alacaklı banka KDV uygulamasından muaf olacağı için kendisinden bu konuda ödeme yapılması istenemez. Mahkemece bu yöne ilişkin şikayetin kabulü ile KDV alınmasına yönelik icra memuru işleminin iptaline karar verilmesi gerekir iken aksi düşünce ile istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.