Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27495 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20201 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Düziçi (İcra Hukuk) Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/04/2014NUMARASI : 2014/11-2014/26 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı H.. İ.. tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun icra mahkemesine yaptığı itirazında takibe dayanak senedin araç kiralama sözleşmesi nedeniyle verildiğini, aracın sahibine geri verilmesine rağmen araç sahibi Y...İ.....'ın senedi iade etmediğini, senede alacaklı olarak eşi H.. İ..'ın adını yazdığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 776/1-b maddesi gereğince, “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” içermesi bononun zorunlu unsurlarından olup, bulunmaması halinde senet kambiyo vasfında kabul edilemez.Bono illetten mücerret olup,senet metninden ayrıca ve açıkça anlaşılmadıkça, doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız olarak takip konusu edilebilir. 6102 sayılı TTK'nun 778/1-a maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 687/1. maddesi gereğince, kural olarak, bonodan dolayı kendisine başvurulan kimse, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Bu kuralın istisnası da aynı fıkrada düzenlenmiştir. Buna göre, hamil, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ise, borçlu, keşideci veya önceki hamillerle arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı da ileri sürebilecektir. Somut olayda, takip dayanağı bonoda, araç kiralama sözleşmesi kapsamında düzenlenmiş olduğuna yönelik bir açıklama bulunmadığı ve alacaklının da borçlunun iddialarını kabul etmediği görülmektedir. Ayrıca muteriz borçlu tarafından takip dayanağı bonodaki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir. Borçlu, bononun iade edilemeyerek haksız olarak takibe konu edildiğini iddia etmiş ve bu konuda delil olarak Düziçi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/1117 sor. sayılı dosyasındaki Yaşar İşcan ve Bekir İşcan'ın ifadelerine dayanmış ise de, hamilin kötü niyetli olduğu iddiasının genel mahkemelerde menfi tespit davası şeklinde ileri sürülerek ispatı gerekir. Bu durumda borçlunun, takip alacaklısına karşı, takibe dayanak bononun araç kiralama sözleşmesi nedeniyle düzenlendiği ve takip alacaklısının bonoyu iktisap ederken bile bile zararına hareket ettiğini ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.