MAHKEMESİ: İzmir 8. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 01/12/2010NUMARASI: 2010/546-2010/1187Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HUMK. 9.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde ancak, TTK'nun 689/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yerinin "keşide yeri" olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir. İİK.nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HUMK.nun 22. maddesi gereğince, kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde taraflar yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşme ile belirleyebilirler. Borçlular birden fazla ise, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HUMK'nun 9/2. maddesi uyarınca borçlulardan birinin ikametgahı icra dairesinde de takip yapılabilir. Somut olayda takip dayanağı bononun tanzim yeri Ankara olup, ödeme emri de borçluya Ankara'da tebliğ edilmiştir. Takip dayanağı bonoda da ihtilaf halinde Ankara Mahkemelerinin selahiyetli olduğu kararlaştırılmış olmakla, takipte İzmir İcra Müdürlüğü yetkisizdir. Yukarıda da belirtildiği gibi İİK.nun 50.maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HUMK'nun 9/2.maddesinin 1.cümlesine göre, davalı birden fazla ise bunlardan birinin ikametgahında takip yapılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm yalnız borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali içindir. Borçlulardan biri için özel yetkili bir icra dairesinde takip yapılması halinde HUMK.nun 9/2.maddesinin 1.cümlesi hükmü uygulanmaz. Anılan kuralların somut olaya uygulanmasında; borçlunun örnek 10 numaralı ödeme emrinin 08/04/2010 tarihinde kendisine tebliği üzerine, yasal beş günlük süre içerisinde 13/04/2010 tarihinde icra mahkemesine başvurarak icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, diğer takip borçlusuna ise itiraz tarihinde henüz ödeme emrinin tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı şartlara göre değerlendirileceğinden, diğer takip borçlusu İbrahim Hakkı Yavuz'a, itiraz tarihinde henüz ödeme emri çıkarılmadığından, somut olayda İİK' nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gerekli HUMK'nun 9/2. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Başvuru tarihi itibariyle mahkemece, borçlunun yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle bu yöne ilişkin istemin reddi ile işin esasının incelenmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 07/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.