Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 27115 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26523 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Çorlu İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/06/2014NUMARASI : 2013/507-2014/253 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda kıymet takdiri tebliğinin ve satış ilanı tebliğinin usulsüz tebliğ edildiğini, iki kıymet takdiri arasında iki yıldan fazla süre olmasına rağmen aynı değerlerin tespit edildiğini ve sair şikayetlerini ileri sürerek beş adet taşınmazın ihalesinin feshini istemiş, mahkemece satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle ihalelerin feshine karar verildiği görülmüştür. 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 17. maddesi ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesine göre bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılır. Somut olayda, şikayetçiye yapılan satış ilanı tebliği mahkemenin de kabulünde olduğu üzere usulsüz olduğu gibi, şikayetçiye kıymet takdiri tebliğinin de "aynı adreste daimi çalışan A.. A..." imzasına 03.05.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve bu hali ile tebliğ işlemi, tebliğ anında muhatabın orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden doğrudan çalışana yapılmış olduğundan 7201 sayılı Tebligat Kanunun 17. maddesi ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesine aykırı olup usulsüzdür. İİK'nun 128/a madddesi uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Kıymet takdir raporu borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazların satış bedellerinin muhammen bedellerinin yüzde yüzünün üzerinde satıldığı ve dolayısıyla satış bedellerinin taşınmazların muhammen bedellerinin üzerinde olduğu anlaşılmakta olsa da satış ilanı tebliği ve kıymet takdiri tebliğinin de usulsüz olduğu ve şikayetçinin kıymet takdirinin düşük olduğunu iddia ettiği görülmektedir. O halde mahkemece, fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek, taşınmazların tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi , muhammen bedellerin altında olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ihalenin feshi talebinin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.