Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26868 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19211 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Tunceli İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/02/2014NUMARASI : 2013/5-2014/5 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yoluyla takipte borçlu dosya hesabına yönelik olarak asıl alacak ve faiz oranı yönünden şikayette bulunmuş mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda istemin kabulüne karar verilmiştir. 1)Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının (REDDİNE); 2)Alacaklının temyiz itirazlarının değerlendirilmesinde; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 648. maddesi gereğince 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, görülmekte olan davalara ilişkin olarak, "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76' ncı, faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır." şeklinde düzenleme getirilmiştir. İcra takibi de dava gibi düşünüleceğinden, 6098 sayılı TBK'nun anılan hükümlerinin henüz sonuçlanmamış icra takiplerinde de uygulanması gerekir (HGK'nun 12.09.2012 tarihli, 2012/19-314 E, 2012/557 K. sayılı kararı). 6098 sayılı TBK'nun faiz ve temerrüt faizine ilişkin 88. ve 120. maddeleri gereğince değişen oranlarda faiz oranlarının uygulanabilmesi için talep edilen faiz oranının takip tarihi itibariyle ticari veya yasal faiz oranına denk olması gerekir. Böyle bir durumda alacaklının ticari ya da yasal faiz istediğinin kabulü gerekeceğinden, faizin anılan faiz türlerine göre değişen oranlarda hesaplanması gerekmektedir Ancak, ödeme emrinde talep edilen faiz oranının yasal ve ticari faizin üzerinde olması durumunda itiraz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle takip sonuna kadar anılan faizin uygulanması gerekecektir. Somut olayda takip tarihi olan 23.02.2004 tarihinde ticari faiz oranının %48 olmasına göre alacaklının bu oranın oldukça üzerinde %96 faiz oranı istediği görülmektedir. Bu nedenle alacaklının talebinin ticari faiz olduğu sonucuna varılamaz. Borçlunun yasal sürede ödeme emrinde talep edilen faiz oranına itiraz etmemesi üzerine kesinleşen bu oran üzerinden faiz hesaplanması gerekir. Borçlu ödeme emrine sadece borca yönelik olarak itiraz etmiş, açılan itirazın iptali davasında ise asıl borcun 26.470 TL olarak devamına, borçlu takip öncesinde temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz adı altında talepte bulunulamayacağına karar verilmiş bu karar da 01.11.2012'de kesinleşmiştir. O halde mahkemece 6098 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 88 ve 120. maddeleri dikkate alınmak suretiyle ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında kesinleşen %96'lık oran üzerinden bilirkişi raporunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle avans faizi esas alınarak hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.