Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26766 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13978 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İstanbul 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 18/03/2010NUMARASI: 2008/3214-2010/358Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatması üzerine, borçlu vekili icra mahkemesine başvurarak, takibe konu edilen çekteki keşideci imzasının, müvekkili şirket temsilcisinin eli ürünü olmadığını ileri sürerek imza itirazında bulunmuştur.Mahkemece, alacaklı vekiline imza incelemesi için çek aslını ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş, kesin mehle rağmen duruşma günü ve saatine kadar sunulmaması nedeniyle imzaya itirazı kabul etmiş sayılacağından davacının imza itirazının kabulü ile davacı şirket hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Alacaklı vekilinin 06.02.2009 tarihli cevap dilekçesinde, çekin İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2008/21391 esas sayılı dosyasında olduğunu beyan ettiği, keza 05.11.2009 tarihli duruşma beyanında da çek aslının icra kasasında olduğunu, ancak oradan alınmış ise bankadan alınıp mahkemeye sunacaklarını beyan ettiği, mahkemenin aynı tarihli ara kararı ile çek aslının icra kasasından alındığından bahisle davalı alacaklı vekiline çek aslını hazır etmesi için 10 günlük kesin süre verildiği ve hüküm duruşmasında da davalı vekilinin çek aslının kendilerinde olmadığına ilişkin beyanı dikkate alınmadan ve başkaca bir araştırma yapılmadan kesin mehle dayanarak borçlunun itirazının kabul edildiği görülmektedir. Somut olayda uygulanması gereken İİK.nun 170/3. maddesi göndermesiyle aynı Yasanın 68/a maddesi uyarınca mahkemece gerekli delillerin bizzat toplanıp, bu meyanda çek aslının icra kasasında olup olmadığının icra müdürlüğünden, gelen cevabi yazıya göre de ilgili banka şubesinden sorularak temini ile çek üzerinde imza incelemesi yaptırılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmak suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, alacaklı vekiline çek aslının getirilmesi için sorumluluk yüklenmesi doğru değildir.O halde mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde çek aslının temin edilerek çek üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.