Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26488 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22111 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Ankara 12. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2013NUMARASI : 2013/1070-2013/1110 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 30/10/2014 tarih, 2014/1824 Esas - 2014/19571 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde şikayetçi borçlu şirket vekilinin 13.11.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda, müvekkili şirkete yapılan icra emri ve kıymet takdir raporu tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 13.11.2013 tarihi olarak düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mu'tad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birisine yapılır. Somut olayda borçlu şirkete icra emrinin “adresle olmaması ( İşte Çarşıda) olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı işte sürekli çalıştığını beyan eden ehil H.. U.. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 16.03.2013 tarihinde, kıymet taktir raporunun ise “Yetkilinin çarşıya gittiğini beyan eden birlikte ehil işçisi Y.. Ç..'e tebliğ edildi" şerhi ile 21.10.2013 tarihinde tebliğ ediliği görülmektedir.Borçlu şirket tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinde, maddi vakıalara da dayanarak, tebligatta ismi geçen şahsıların şirket çalışanı olmadığını ileri sürmüş olup, bu iddia mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan talep hakkında dosya üzerinden karar verilmesi usule aykırıdır (HGK.nun 2003/12-600 E.- 2003/606 K.).O halde, mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra borçluya ve alacaklıya delillerinin sorulup sunmaları için imkan tanınması, tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle tebligatı alan şahısların şirketin daimi işçisi olup olmadığının tespit edilmesi, tebliğ işlemlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; evrak üzerinden ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.SONUÇ :Şikayetçi borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile, 8. Hukuk Dairesi'nin 30.10.2014 tarih 2014/1824 E., 2014/19571 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.