Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26374 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19901 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Gaziantep 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/02/2014NUMARASI : 2013/318-2014/91 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından 3 adet bonoya dayalı olarak keşideci ve avalist borçlular aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlunun borca itiraz ile kambiyo senedi vasfı taşımadığını iddia ederek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; şikayetin kabulü ile davacı yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Alacaklının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Takip dayanağı bonoların tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK.'nun 688/7. maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için "senedi tanzim edenin imzasını" ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak kabul edilmemiştir. TTK.'nun 690. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken 589. maddesi gereğince şirketin münferiden temsile yetkili temsilcinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK.'nun 690. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 613. ve 614/1. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadının yazılması gerekli değildir. Senedin keşideci yani düzenleyen bölümünde şirket ve şirket temsilcisinin (aynı kişinin) elinden çıkmış iki imzasının bulunması halinde ve imzalayanın şirket temsilcisi olması durumunda imzalardan şirket kaşesi üzerine atılanın şirketi, açığa atılan diğer imzanın da imza sahibinin şahsı adına atılmış olduğunun kabulü zorunludur. Zira, senetteki borçtan sorumlu olmak için keşidecinin tek imzası yeterli olup; birden fazla imza atılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirilir(HGK.nun 05/10/2011 tarih ve 2011/12-480 sayılı kararı). Somut olayda, takibe konu 01.02.2012 tanzim ve 10.12.2012 vade tarihli 5000 TL bedelli bonoda, borçlu M.. Ö.. yönünden şirket kaşesi dışında imzası bulunduğundan bu senet yönünden adı geçenin borçlanma iradesinin varlığı ve aval olarak borçtan şahsen sorumlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece, takibe konu 01.02.2012 tanzim ve 10.12.2012 vade tarihli 5000 TL bedelli bono yönünden borçlunun itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, itirazın tümden kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.