MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/04/2015NUMARASI : 2014/1498-2015/379Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Asıl borçlu ve ipotek veren üçüncü kişinin, diğer fesih nedenleri ile birlikte borçlu şirket hakkındaki takip kesinleşmeden ve ne miktar üzerinden kesinleştiği belirlenmeden satış işleminin gerçekleştirildiğini ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurdukları görülmektedir.Bilindiği üzere; icra takibinin asıl borçlu aleyhine açılması asıldır. Ancak, ipotekli takiplerde, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, bu kişi hakkında da takip yapılması gerekir. Bu nedenle de, sadece asıl borçlu ya da sadece taşınmazını ipotek etmiş olan üçüncü kişi hakkında takip yapılamaz. Nitekim, İİK'nun 149/b maddesinde bu kural ''... icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa... birer ödeme emri gönderir'' denmek suretiyle hükme bağlanmıştır. Şu halde, ipotek veren üçüncü kişi ise; asıl borçlu ile bu kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Zorunlu dava arkadaşlığında, davanın, davalılardan biri hakkında takip edilmeyerek diğeri hakkında yürütülmesi olanaksızdır. İcra takibinde de durum aynen geçerli olup; bu hususun, icra mahkemesince de re'sen göz önünde tutulması gerekir. Öte yandan, taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi ile ilgili hükümleri düzenleyen İİK'nun 147/1. maddesinde, ödeme emrine itiraz hakkında İİK'nun 62. maddesinden 72. maddesine kadar olan hükümlerin uygulanacağı yazılıdır. Anılan yasal düzenleme gereğince, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibinde ödeme emrine itiraz edilmesi halinde, duran takibin devamını sağlayabilmek için alacaklı, İİK'nun 68. maddesine göre, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebileceği gibi İİK'nun 67. maddesi uyarınca genel mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Somut olayda, borçlu şirket ve ipotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişi hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibinde; asıl borçlunun 29.06.2012 havale tarihli dilekçesini icra dairesine sunarak asıl alacağa ve fer'ilerine itiraz ettiği, aynı tarihte icra müdürlüğünce süresi içinde yapılmadığından bahisle itirazın reddedildiği, bilahare, borçlu şirketin ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ve icra müdürlüğünün itirazın reddine dair işleminin yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, bunun üzerine Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 06.07.2012 tarih ve 2012/737-993 sayılı ilamıyla ''şikayetçi B... Halı Mob. ve Dek. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulü ile ...şikayetçiye yapılan ödeme emri tebliğ tarihinin...ıttıla tarihi olan 29.06.2012 tarihi olarak düzeltilmesine ve icra takibinin süresinde yapılan itirazla İİK'nun 62.-66. maddeleri gereğince şikayetçi şirket yönünden 29.06.2012 tarihinde durmuş sayılmasına...'' karar verildiği, anılan ilamın icra dosyasına ibraz edildiği, ipotek veren üçüncü kişi bakımından ise takibin kesinleştiği ve üçüncü kişiye yönelik takip yürütülmek suretiyle ipotek konusu 7044 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 numaralı bağımsız bölümün 22.12.2014 tarihinde ihalesinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, İİK'nun 147/1. maddesinin göndermesi ile olayda uygulanması gereken aynı Kanun'un 66. maddesine göre asıl borçlu şirket hakkındaki takip durduğuna göre; takibe devam edilebilmesi, alacaklının itirazın kaldırılmasına ilişkin icra mahkemesinden veya itirazın iptaline dair genel mahkemeden alacağı olumlu karara bağlıdır. Ne var ki, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yolunda bir kararın icra dairesine sunulmadığı dosya kapsamıyla sabit olup;bu halde,takibin devamına olanak yoktur.Öte yandan,asıl borçlu şirket hakkındaki takip devam etmemesine rağmen ipotek veren üçüncü kişiye karşı takibin yürütülmesi ve ipotekli taşınmazın satış işleminin yapılması İİK'nun 149/b maddesi hükmüne aykırıdır. Zira, asıl borçlu şirket ve ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında bulunan zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle, takip üçüncü kişiye karşı kesinleşmiş olsa bile, asıl borçluya karşı kesinleşmedikçe, ipotekli taşınmazın satışı istenemez.Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda ilkeler doğrultusunda şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.