Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26064 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 22124 - Esas Yıl 2003





Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.İİK.nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak, usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının henüz belirlenmediği bu halde kefil hakkındaki takibin devamı da mümkün değildir. Bu konudaki Mercii gerekçesi Yasaya uygundur. Ayrıca İİK.nun 20. maddesi gereğince bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu, bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme 3. şahıslara tesir etmez. Bu nedenle icra kefaletinin geçerli olduğu ve kefil hakkındaki takibin kesinleştiği yönündeki Mercii kararı da doğrudur.Ancak, somut olayda şikayetçi 14.3.2003 tarihli ve borçlu olan kocası Bilal hakkındaki haciz sırasında icra kefili olmuştur. Bu borçlu yönünden takip kesinleştiğine göre, şikayetin tümden reddi yerine, icra kefiline ait araç ve onun maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.