MAHKEMESİ: Lüleburgaz İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/01/2010NUMARASI: 2009/215-2010/22Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu hakkında başlatılan ilamlı takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun 1/2 hisse sahibi olduğu dükkan ve ikamet amaçlı kullandığı evinin tapu kaydına haciz konulduğunu ve daha sonra da borçlunun maliki bulunduğu taşınmaz hissesinin satışının talep edildiği, borçlunun da İİK.’nun 82/12 maddesi uyarınca meskenin, haline münasip evi olduğunu ileri sürerek tapu kaydına konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir. İİK.’nun 82/12. maddesi gereğince borçlunun “haline münasip evi” haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlunun ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Belirtilen kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ile salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerlerden haczin kaldırılması, maddenin konuluş amacına aykırıdır. Somut olayda mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, keşif tarihinde borçlunun kullandığı eviyle birlikte aynı binada bulunan dükkanının toplam değerinin 125.921 TL olarak tespit edildiği, davacının hissesine isabet eden yerin, davacının sosyal ve ailevi durumu itibariyle haline münasip olmanın üstünde olduğu, başka bir yerden ev satın alması halinde 65.000 – 70.000 TL miktara ev alabileceği belirtilmiştir. Keşif sırasında mahkeme heyetince, hacze konu meskenin 3 oda bir mutfak ve bir salondan ibaret olduğu, evin çatısının bulunmayıp sobalı olduğu, yerleri kalebodur döşeli olduğu ve evin içerisinde lüks sayılabilecek bir eşya bulunmadığı gözlem olarak belirtildiği halde, mahkemece kurulan hükmün gerekçesinde, “davacının sosyal ve ailevi durumu itibariyle kendi haline münasip bir ev olmanın üstünde, lüks vasıfta bir ev olduğunun tespit edildiği” şeklinde keşif gözlemiyle çelişen gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Ayrıca borçlu vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren 25.11.2009 tarihli dilekçesinde “…borçlunun hissesine düşen taşınmaz miktarının belirlediği ancak, dükkan ve ev için ayrı ayrı pay hesabı yapılması gerekirken, ev ve dükkanın toplam değeri esas alınarak hesap yapıldığı…” şeklindeki itirazları hususunda bilirkişiden ek rapor alınmadan eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulduğu görülmektedir. O halde mahkemece, borçlunun oturduğu meskenin keşif tarihindeki gerçek değerinin tespiti için bilirkişiden ek rapor alınarak, borçlunun taşınmazın bulunduğu Lüleburgaz ilçesinin daha mütevazi bir semtinde haline münasip evi alabileceği değerin kesin olarak tespitinden sonra, tesbit edilen bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve çelişkili gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/11/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.