Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 25753 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 27394 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Kumluca 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/02/2012NUMARASI : 2011/116-2012/17Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, sair fesih sebepleri ile beraber satışa esas alınan kıymet takdiri raporunda taşınmazın arsa değerinin 800.000,00 TL olarak tespit edilmesine rağmen yapılan hesaplamada 500.000,00 TL'nin esas alındığı ve bu suretle değerinin eksik hesaplandığı ileri sürülerek ihalenin feshi talep edilmiş, mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.İİK’nun 128/2.maddesi gereğince, satışa hazırlık işlemleri sırasında icra dairesi taşınmazın kıymetini ehil bilirkişiler aracılığıyla tayin ve tespit ettirir, kıymet takdirine ilişkin rapor, borçluya, haciz koydurmuş alacaklıya ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak suretiyle tebliğ edilir. İİK.nun 128/a maddesine göre, ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler. Kendisine kıymet takdiri tebliğ edilmeyen ilgililerin, satış ilanının tebliğinden itibaren yedi günlük sürede kıymet takdirine itiraz etmemeleri halinde, yine bu hususu ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürmeleri mümkün değildir. İhale edilen taşınmazın esaslı vasıflarında hata var ise, bu durum kıymet takdiri tebliği ile öğrenilmiş sayılacağından, İİK'nun 134/2.maddesindeki ıttıla tarihi kıymet takdiri tebliği ile başlar. Somut olayda, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlmlerinin usulsüz olduğuna yönelik bir iddia ileri sürmediği, bilakis 16.9.2011 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde kıymet takdiri raporunun borçluya tebliğ edildiğini belirttiği, bu durumda kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 11.12.2010 tarihinden itibaren 7 günlük yasal sürede icra mahkemesine kıymet takdirine itirazda bulunmadığı ve kıymet takdirinin kesinleştiği, satış ilanında kesinleşen kıymet takdirinin esas alındığı görülmektedir. O halde, mahkemece, satış ilanının kıymet takdir raporunun tebliği üzerine itiraz edilmeden kesinleşen kıymet takdirine uygun olarak hazırlandığı, bu aşamada kıymet takdiri işleminin hatalı olduğu iddiasıyla ihalenin feshinin talep edilemeyeceği, başkaca ihalenin feshini gerektirecek usulî bir eksiklik de bulunmadığı dikkate alınarak, şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.