MAHKEMESİ : Çayıralan İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/05/2014NUMARASI : 2014/1-2014/6 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikayetçinin ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu ve dilekçesinde birçok fesih nedeni ileri sürdüğü halde mahkemece şikayetçinin dosya alacağının 106.279,13 TL olmasına ve sadece 435 ada 2 parsel sayılı taşınmaz satış bedelinin dahi dosya borcunu karşılamasına rağmen satışa devam edilerek diğer taşınmazların satışının usulsüz olduğuna yönelik iddiası incelenmeden asıl ve birleşen şikayetin reddine karar verilmiştir. Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona paralel bir düzenleme içeren 6100 Sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11620 esas, 2006/659 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. İİK'nun 85. maddesi gereğince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz, masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur. Bunların satışı sırasında taşınmazların satış sırasına göre birinin yada birkaçının satılması alacaklının alacağını tüm eklentileriyle birlikte tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerekir. Aksi halde, icra müdürlüğünce ihaleye devam olunarak borçlunun tüm taşınmazların satılması doğru olmayıp mahkemece borcu karşılayanlar dışındaki taşınmazlara ilişkin ihalenin feshine karar vermek gerekir. Somut olayda, borçluya ait 26 adet taşınmazın ihaleye çıkarıldığı, bunlardan bir kısmının 03.01.2014 tarihli birinci artırmada, bir kısmının ise 28.01.2014 tarihli ikinci artırmada satıldığı, diğerlerinin ise satışının ihaleye katılım olmadığından düştüğü, toplam satış bedelinin 240.050,00 TL, esas icra dairesince talimat icra dairesine yazılan talimat yazısından anlaşıldığı üzere dosya borcunun ise 106.279,13 TL olduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece, belirtilen anayasal ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, ilgili takip dosyası hakkında güncel dosya hesabı yaptırılarak şikayetçi borçlu tarafından ileri sürülen satışı yapılan taşınmazlarla dosya borcunun karşılanmasına rağmen satışa devam edildiği hususundaki fesih sebebinin yerinde olup olmadığının gerekçesiyle birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir inceleme yapılmadan yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Aynı yasanın 134/8. maddesinde ise; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece, ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmekle birlikte şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesi zarar unsuru bulunmayan taşınmazlar yönünden doğru ise de; zarar unsuru bulunan taşınmazlar yönünden ihale bedelleri toplamının % 10'u üzerinden para cezasına hükmedilmemesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.