MAHKEMESİ: Bozüyük İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 05/04/2010NUMARASI: 2010/26-2010/64Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, gayrimenkul satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu, bizzat tebligat yapıldığı iddia edilen tebliğ evrakındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, tebligattaki borçlu imzası ile dava dilekçesindeki imzanın birbirine benzediği, tebliğ evrakının sahteliğinin ileri sürülmediği, bu konuda herhangi bir soruşturmanın olmadığı, dava dilekçesindeki adres ile tebligat üzerindeki adresin aynı olduğu, davanın işlemleri sürüncemede bırakmak için açıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, Hukuk Genel Kurulu'nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir.Somut olayda, şikayetçi, tebligat parçasında yazılı olan ve bizzat kendisine tebligat yapıldığını gösteren imzanın "sahte" olduğunu ileri sürdüğüne göre, bu iddianın yukarıda belirtilen ilkeye uygun olarak her türlü delille kanıtlanması mümkün olmakla, şikayetçinin örnek imzaları alınıp yöntemince inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.