MAHKEMESİ : Kumluca 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/04/2013NUMARASI : 2009/108-2013/105Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :19.07.2005 tarih ve 25880 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 5578 sayılı Kanun’la değişik 8. maddesinde aynen; "Tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılır. Ayrıca Bakanlık tarım arazilerinin korunması, geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili farklı sınıflandırmalar yapabilir. Tarımsal faaliyetin ekonomik olarak yapılabildiği en küçük alana sahip ve daha fazla küçülmemesi gereken yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek Bakanlık tarafından belirlenir. Belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler miras hukuku bakımından bölünemez eşya niteliğini kazanmış olur. Tarımsal arazinin bu niteliği tapu kütüğüne şerh edilir. Belirlenen parsel büyüklüğü; mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamaz. Tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemez, bölünemez veya küçük parsellere ayrılamaz. Ancak çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda, yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde, Bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilir. Bakanlığın uygun görüşü ile kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazileri, belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemez. Bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu araziler ifraz edilemez, payları üçüncü şahıslara satılamaz, devredilemez veya rehnedilemez. Bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır" hükmü yer almaktadır. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; düzenleme emredici nitelikte olup, yasa koyucunun amacı dikkate alındığında bu husus kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle taraflarca ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülebileceği gibi, mahkeme tarafından re'sen dikkate alınmalıdır. Aksinin kabulü, Kanunun cevaz vermediği devir işleminin cebri icra yolu ile yapılmasını sağlamak olacaktır ki, bu durum hukuk düzeni tarafından korunmaz.Böyle bir durumda yapılması gereken iş, alacaklı tarafından İİK'nun 121. maddesine göre icra mahkemesine başvurularak, taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmak üzere yetki alınmak suretiyle, Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ortaklığın giderilmesi davası açıp satış işlemini gerçekleştirmekten ibarettir. Diğer taraftan; haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun l06. Maddesi uyarınca taşınmaz haczinde alacaklını haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde satış istemesi gerekip, bu sürede satış istenmemesi halinde Aynı Kanun'un 110. maddesine göre haciz kalkar. İki yıllık sürede satışın istenmesi durumunda ise satışın yapılamaması veya düşmesi halinde süre kaldığı yerden devam eder. Buna göre geçerli bir satıştan söz edebilmek için satış talep tarihinde geçerli bir haczin varlığı ön koşul olup ortada geçerli bir haciz yokken yapılan satışın da konusu bulunmadığından bu husus ihalenin feshi sebebidir. O halde, mahkemece, öncelikle ihale tarihinden önce satışın kalkıp kalkmadığı belirlenmeli, haczin geçerli olduğunun anlaşılması halinde ise ihalesi yapılan taşınmazın, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında kalıp kalmadığının ve satışın anılan Kanuna uygun yapılıp yapılmadığı değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan, takip dosyasında, icra müdürlüğü tarafından yapılmış bir sıra cetveli bulunmadığı halde mahkemece bu husus incelenerek görevsizlik kararı verilmesi de doğru değildir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.