MAHKEMESİ: Beypazarı İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 11/03/2010NUMARASI: 2010/45-2010/51Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1163 Sayılı Kooperatifler Yasası’nın 29.maddesine göre; “Ana sözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar, kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklarıyla sorumlu olurlar.”Aynı yasanın 98.maddesinde de, “Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunu’ndaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır” hükmü yer almaktadır.Konuyla ilgili 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 28.maddesinde; “Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleri ile sorumludur.” hükmünü içermektedir. Dairemizin yerleşik kararlarında ve HGK’nun 14.04.1999 tarih ve 1999/12-210 esas – 1999/206 karar sayılı kararında; “…kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için, kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli değildir. Kooperatifler Kanunu’nda TTK’nun 179.maddesinden farklı bir hüküm getirilmiştir. Ancak kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınamaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir…” ifadesine yer verilmiştir.Somut olayda, şikayetçi kooperatife ait sözleşmenin 20.maddesi incelendiğinde; “Her ortağın, kooperatif borçlarına karşı taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumlu olduğu, yönetim ve denetim üyelerinin sorumluluğu hakkındaki hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir. Mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere, borçlu kooperatifin tasfiye edilip edilmediği, Ticaret Sicilinden silinip silinmediği resmi kayıtlar getirtilerek incelenmediği gibi, hakkındaki takibin semeresiz kaldığı da tespit edilmemiştir. Açıklanan ilkeler ve ana sözleşme gözetilerek şikayetin sonuçlandırılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.