MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 30/12/2009NUMARASI: 2009/2850-2009/3394Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu tarafından takibe konu çeklerin kambiyo senedi vasfını taşımadığı, ilk 3 çekin keşide yerinin kısaltma olarak "ıst" şeklinde yazıldığı, bu ibarenin idari yerleşim birimi veya bunlardan birinin kısaltmasına tekabül etmediği, takip alacaklısının dayanağı senetlerde meşru hamil olmadığı, ciro silsilesi bozuk olarak takibe konulduğu ileri sürerek takibin iptali talep edilmiştir. Mahkemece, takip dayanağı 30.6.2009, 15.01.2009 ve 30.05.2009 keşide tarihli çeklerde, keşide yerinin "ıst" olarak yazıldığı, bu kısaltmanın herhangi bir idari birimin kısaltması olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla çeklerde geçerli bir keşide yerinin bulunmadığı, bu durumda TTK.nun 692.maddesi uyarınca çekler kambiyo vasfını taşımadığından, anılan çekler yönünden takibin iptaline karar verilmiştir. TTK.nun 692/5.maddesi gereği çekte keşide yerinin gösterilmesi zorunludur. Aynı Kanunun 708.maddesi gereğince ibraz süresi de çekin keşide edileceği yere göre belirleneceğinden keşide yerinin hiçbir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık olarak gösterilmesi gerekir. 14.12.1992 tarih ve 1991/1 esas - 1992/5 karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurul kararında da açıklandığı üzere, kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin kabul edilebilmesi için bunun belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri göstermesi gereklidir.Somut olayda olduğu gibi "ıst" olarak yazılan keşide yerinin "İstanbul'u" ifade ettiği, Türkiye genelinde başka bir idari birimi çağrıştırmadığı, dolayısıyla keşide yeri olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşik uygulamalarında benimsenmiş bulunmaktadır. O halde mahkemece borçlunun keşide yerine ilişkin şikayetinin reddi ile diğer şikayet nedenlerinin incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28/10/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.