MAHKEMESİ : İstanbul 18. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/12/2014NUMARASI : 2013/1362-2014/824Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından bireysel kredisi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; hakkında takip yapılabilmesi için önce asıl kredi borçlusunun verdiği ipoteğin paraya çevrilmesi gerektiğini, bu yola başvurulmadan ilamsız icra takibi başlatılmasının usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin iptalini istediği anlaşılmıştır. İcra takibinin dayanağı olan bireysel kredi sözleşmesinde şikayetçi borçlunun kefil olduğu görüldüğü gibi, alacaklı taraf da sunduğu cevap dilekçesinde, borçlunun bireysel kredi sözleşmesine kefil olduğunu bildirmiştir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10.maddesinin 3.fıkrası; "Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez." düzenlemesini içermektedir. Bu nedenle alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemez. Anılan hüküm emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin olmakla, İİK.'nun 16/2. maddesi gereğince borçlu, süreye bağlı olmaksızın şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurabilir. O halde mahkemece şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.