Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24982 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11650 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Adana 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 23/02/2010NUMARASI: 2010/83-2010/308Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;İİK’nun 150/I maddesine göre, hesap özetinin noter marifeti ile borçluya gönderildiğine dair noterden tasdikli bir örneği icra müdürlüğüne ibraz edildiği takdirde borçluya icra emri tebliğ edilir. Bu durumda İİK’nun 149.maddesi ve aynı kanunun 38.maddesi uyarınca takip ilamlı takip niteliğinde olduğundan itiraz ve şikayetler hakkında ilamlara ilişkin hükümler uygulanır (HGK’nun 27.03.1971 tarih ve 1969/542-197 sayılı kararı). Borçlunun şikayeti faiz oranının belirtilmediğine borçlunun itiraz konusu yaptığı ödeme emrinde istenen faiz oranının ve faiz tutarının yerinde olup olmadığına ilişkin olup, bu şikayet ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan HGK’nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12-102 sayılı kararında da belirtildiği üzere şikayet süreye tabi değildir. Mahkemece takip dayanağı ipotek belgesinde varsa faiz oranı veya dayanağı belgedeki faiz oranı ile ilgili düzenlemeler dikkate alınarak borçlunun faize yönelik itirazının esasının incelenmesi gerekirken şikayetin süreden reddine karar verilmesi doğru değildir.Diğer yandan, borçlu şikayetinde takipte ipotek limitinin aşıldığını ileri sürmüştür.İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK’nun 851 ve 881.maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. MK’nun 875.maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ara borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK’nun 1989/11-294 E., 1989/378 K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek aktinin niteliği gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetler süreye tabi değildir. Bu durumda şikayetçilerin limitin aşıldığı yönündeki taleplerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken bu istemin de süreden reddi doğru değildir.SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.