MAHKEMESİ : Silivri 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/01/2010NUMARASI : 2009/230-2010/8Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi vekili 10.09.2009 tarihli icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, ihalesi yapılan taşınmaza ilişkin satış ilanının usulsüz olduğunu, bizzat yapıldığı iddia edilen tebligattaki imzanın kendilerine ait olmadığını ifade ederek, 03.09.2009 tarihli ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir. İhalenin yapıldığı 03.09.2009 tarihi ile icra mahkemesine başvuru tarihi olan 10.09.2009 tarihleri arasındaki süre nazara alındığında, ihalenin feshine yönelik şikayetin İİK'nun 134/2.maddesi uyarınca yasal 7 günlük süre içerisinde yapıldığı görülmektedir. Mahkemece, “Tebliğ usulsüzde olsa davacı vekili bu tebligattan haberdar olduğundan tebligatın geçersizliğini ileri süremeyeceği, kaldı ki vermiş olduğu en son yazılı beyanında, ikinci satıştan haberi olduğunu beyan ettiği, icra dosyasını başından beri takip ettiği, ihalenin feshini istemesinin iyi niyet kuralları ile de bağdaşmayacağı” gerekçesiyle reddedilmiştir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, Hukuk Genel Kurulunun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir. Somut olayda, şikayetçi vekili, tebligat parçasında yazılı olan ve bizzat kendisine tebligat yapıldığını gösteren imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğüne göre, bu iddianın yukarıda belirtilen ilkeye uygun olarak her türlü delille kanıtlanması mümkün olmakla, şikayetçi vekilinin örnek imzaları alınıp yöntemince inceleme yapılarak, taşınmaz satış ilanının usulsüz olarak tebliğinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu da göz önüne alınarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.