Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2451 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 16078 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Sakarya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 24/05/2011NUMARASI: 2011/139-2011/230Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle, borçlular tarafından İİKnun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece, borçlular tarafından Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkekemesi'ne 17.02.2009 tarihinde 2009/66 esas ile menfi tespit davası açıldığı, bu davanın zamanaşımı süresinin işlemesini durduracağı belirtilerek istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan olaya TTK'nun 726 ve aynı Kanunun 730. maddesi göndermesi ile 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Borçlar Kanunu'nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.'nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662.maddesi, zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih ve 1996/12-654 Esas 1996/805 Karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiş olup, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürdüğü menfi tespit davası, zamanaşımını keser ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemez. O halde mahkemece, menfi tespit davasında alacaklının yargılamaya katılarak def'i yolu ile alacaklı olduğunu ileri sürüp sürmediği yöntemince araştırılarak (HGK.nun 22.02.1984 tarih 1981/11-716 E. 1984/141 K) oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.