Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24494 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10969 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Lüleburgaz İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/01/2010NUMARASI: 2009/213-2010/20Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu vekili meskeniyet şikâyetinde bulunmuş olup mahkemece şikâyetin reddine karar verilmiştir.Hükme esas alınan 16.11.2009 tarihli bilirkişi raporunda, şikayet konusu 604 parsel sayılı taşınmaz üzerinde borçluya ait 1 adet mesken ve 1 dükkan olduğu, ikisinin toplam değerinin 125.921 TL olarak saptandığı ve haline münasip evin 65.000-70.000 TL ye alınabileceği belirtilmiştir. Taşınmazda kat irtifakı kurulmamış olmakla birlikte borçlu sadece meskeni üzerindeki haczin kaldırılmasını istediği halde, şikayet, dükkan ve meskenin toplam değeri üzerinden incelenmiştir.Bilirkişi raporunda borçluya ait mesken ve dükkanın ayrı ayrı değerleri saptanarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken tümünün değeri üzerinden sonuca gidilmesi doğru değildir. Kabule göre de; İİK'nın 82/12. maddesinde borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı belirlendikten sonra aynı maddede, "ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır" hükmüne yer verilmiştir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda "borçlunun haline münasip evi alabileceği bedel, 65.000- 70.000 TL " olarak tespit edilmiştir. Mahkemece şikayet konusu taşınmaz bedelinin tespit edilen bu rakamdan yüksek olduğu gerekçesiyle meskeniyet şikâyeti reddedilmiş ise de, borçlunun bakiye para ile haline münasip ev alabilmesi için taşınmazın asgari kaça satılması gerektiği hüküm bölümünde belirtilmemiştir.Hüküm bölümünde, mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan (bilirkişinin belirlediği bedel) az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.