Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2437 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 25829 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Çivril İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/04/2012NUMARASI : 2011/49-2012/47Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;İİK.’nun 82/12 maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri ge??en oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engeller. Zira, evini kendi iradesi ile ipotek eden borçlunun artık ona ihtiyacı olmadığı kabul edilmelidir.Somut olayda, haczedilmezlik şikayetine konu olan taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde; 30.07.2001 tarihinde 2001/952 esas sayılı takip dosyası üzerinden İİK'nun 150/c maddesi gereği satışa arz şerhi konulmuş olduğu görülmektedir. Mahkemece bu ipoteğin mahiyetinin ve zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olup olmadığı ve haciz tarihinden önce kalkıp kalkmadığı yöntemince araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.Kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda borçlunun sosyal ve ekonomik durumu itibariyle taşınmazın bulunduğu belediye sınırları içerisinde en ucuza alınabilecek mesken fiyatının 25.000 TL den başladığı belirlendiğine göre, mahkemece mahcuzun satışına, satışın borçlunun haline münasip ev alması için gerekli miktardan az olmamak kaydıyla yapılmasına, satış bedelinden haline uygun meskeni alabileceği 25.000TL’nin borçluya bırakılmasına, artanın alacaklıya ödenmesine karar verilmesi de doğru değildir.Diğer taraftan, HMK.nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/01/2013 günündeoybirliğiyle karar verildi.