Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24332 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11014 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 11/03/2010NUMARASI: 2009/2013-2010/319Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu vekili, borçlu şirketi temsil ve ilzama iki kişi müştereken yetkili oldukları halde, takibe konu senet üzerinde yalnızca bir yetkilinin imzasının bulunması nedeniyle, şirketin takibe konu senetten dolayı sorumlu olmayacağını iddia ederek takibin iptalini istemiş, mahkemece itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İİK.'nun 169/a-6. maddesinde; "Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının takip konusu alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği" düzenlenmiştir.Lehtar konumundaki alacaklı, bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden, ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmelidir.Bu durumda mahkemece itiraz eden borçlu lehine mahkemece % 20'den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, alacaklının kötü niyetli olmadığı kabul edilerek tazminat isteminin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21/10/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.