Mahalli mahkemesinden verilen mahkeme kararının müddeti içinde tem-yizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda takip dayanağı çekin keşide tarihinde tahrifat olduğunu ve düzeltmeye ilişkin paraf imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Takip konusu çekte keşide tarihi 29.12.2003 olarak gösterilmiştir, ibraz tarihi ise 06.01.2004'tür. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişi incelemesi ile çekin keşide tarihinde tahrifat olup olmadığını, var ise tahrifat öncesi keşide tarihini ve düzeltmeye ilişkin imzanın keşideciye ait olup olmadığını tesbit etmektedir. Hükme esas alınan Adli Tıp raporunda ise çekin keşide tarihi üzerindeki paraf imzasının keşideciye ait olmadığı belirlenmiş, ancak gerçek keşide tarihinin ne olduğu tesbit edilmemiş olup bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde, Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle çekin tahrifat öncesi gerçek keşide tarihinin belirlenip bu tarihe göre yasal sürede bankaya ibraz edilip edilmediği tesbit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle IİK. 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.