Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23675 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 7803 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Erzurum 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 06/01/2011NUMARASI: 2010/225-2011/15Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :TTK.nun 688/7. maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için "senedi tanzim edenin imzasını" ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak kabul edilmemiştir. TTK.nun 690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 589. maddesi gereğince, şirketin münferit temsilcisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imzanın kendisini sorumluluktan kurtaracağı düşünülemez. Yine, TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 613. ve 614/1. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekmez. Takip konusu bononun tanzim eden bölümünde borçlu A. E. Ö. T. Ltd.Şti. ismi yazılı olup, dört imza mevcuttur. Bu imzaların ise borçlu G.K. ve N. K.a ait olduğu ihtilafsızdır. Bu durumda imzalardan birisinin şahsen, diğerinin ise şirket adına atıldığının kabulü gerekeceğinden, bonoyu imzalayan G.K. ve N. K.aval veren durumunda bulunmaktadırlar. Aval ile kefaleti birbirinden ayırmak gereklidir. Kefalet, fer'i nitelikte olmasına karşın, aval bağımsız ve asli bir nitelik taşır. Aval veren, lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini defi veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremez. Oysa kefil, asıl borçluya ait kişisel defilerden yararlanabilir. Kefaletin, mutlaka asıl borç senedi üzerinde gösterilmesine lüzum olmadığı halde, aval şerhinin mutlaka poliçe, bono veya alonj üzerine yazılması gerekir. Bono üzerine "kefil" ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur(TTK.614). TTK.nun 636. maddesi hükmü gereğince kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esası olduğundan, bu tür senetlerde imzası olan herkes, hamile karşı müteselsilen sorumludur. Yine Borçlar Kanunu'nun 487.maddesi gereğince, müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatı ile borcun ifasını yükümlenen borçlulara karşı, alacaklı, asıl borçluya müracaat etmeden ve rehinleri nakte tahvil ettirmeden icra takibi yapabilir.Bu durumda takip yapan alacaklı Ö.O.Ü. San. Ve Tic. Ltd. Şti., bononun hamili olup, bonoyu tanzim eden A.E. Ö. T. Ltd.Şti. ile aval verenler G. K.ve N. K. hakkında icra takibi yapabilir. O halde mahkemece G.K. ve N. K.yönünden de şikayetin reddi ile borçluların borca itirazlarının İİK. nun 169/a maddesi uyarınca esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile G. K. ve N. K. yönünden takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.