Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23622 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20267 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklının başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde şikayetçi borçluların yetki itirazı yanında hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği, asıl borç ve faiz fahiş olup borca , faize ve ferilerine itiraz ettiklerini belirterek takibin ve icra emrinin iptalini talep ettikleri, mahkemece, İİK'nun 34 maddesi gereğince icra takibi her icra dairesinde talep edilebileceğinden şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hükmün Kapsamı" başlıklı 297/1 maddesinin c bendinde hükmün; "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" kapsaması gerektiği belirtilmiştir.Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3 . maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.Yine, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür (Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.2006 arih ve 2006/1 1620 esas, 2006/659 karar sayılı kararı).Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında: mahkemece verilen kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gereğince borçlular vekilinin yukarıda bahsedilen diğer itiraz nedenlerinin de incelenerek ve gerektiğinde Yargıtay denetimine elverişli uzman bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.