MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlu hakkında iki adet bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibe konu senetteki imzaların kendisi tarafından atılmadığını ileri sürerek itiraz ettiği, mahkemece bonodaki imzanın muteriz borçlunun yetkilendirdiği vekili ... tarafından atıldığı, vekaletten azlin ise vekile usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği görülmektedir.Takibe konu bonoların tanzim tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 547/1 maddesinde ticari mümessil “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir” şeklinde tanımlanmıştır.Ticari mümessilin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlenmiştir. Bu haliyle ticari mümessillik, sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari mümessil, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili olup açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz (TBK 548).Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olunur. Ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumludur (TBK. 542/2).İşletme sahibinin, ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildirTicari mümessillik gibi ticari vekalet de, TBK'nun 40 vd. maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekalet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir.TBK 551. maddesinde bu husus “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” şeklinde düzenlenmiştir.Bu hükümden hareketle ticari mümessillik ile ticari vekalet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:Ticari mümessil, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için; ticari vekil ise, sadece ticari işletme için tayin edilebilir.Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır. Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir.Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez (TBK 551/2) Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir.Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken, ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez (HGK'nun 19.06.2013 tarih ve 2013/12-2 esas, 2013/866 karar sayılı kararı).Tüm bu açıklamalar doğrultusunda takibe konu bonolardaki imzanın ... tarafından atıldığı hususu çekişmesiz olup mahkemenin de kabulündedir. Somut olayda takibe dayanak bonoların keşide tarihi 09.05.2014 ve 18.06.2014’tür. Borçlu tarafından verilen 30.11.2007 tarihli ... yevmiye nolu vekaletnamenin incelenmesinde, borçlu adına bilimum ihale işleri ile birlikte ... Bankası A.Ş, ...bankası A.Ş., ...bank A.Ş ve bilcümle şubelerinde bazı bankacılık işlemleri yapabilmesi için ...’nin ticari vekil olarak atandığı ve bu vekaletnamede de borçlu nam ve hesabına senet ve çek imzalama yetkisinin verildiği, ancak söz konusu vekaletten, 07.12.2012 tarihinde 26549 yevmiye nolu azilname ile azledildiği, söz konusu azilnamenin vekile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Yine borçlu tarafından verilen 07.10.2011 tarihli 4470 yevmiye nolu vekaletnamede ise açıkça borçlu adına kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediği gibi bu vekaletten de aynı azilname ile azledildiği, dosyadaki mevcut diğer tüm vekaletnamelerde ise ... ya da bir başka kişiye kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediği gibi, adı geçenin ticari mümessil olarak da kabul edilemeyeceği görülmektedir. Bu durumda düzenleme tarihi itibari ile imzadan muteriz borçlu sorumlu değildir.O halde mahkemece, borçlunun itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.